Peygamber
efendimiz hicretten bir yıl önce Tâif’e gidip, Tâif halkına bir ay nasîhat edip,
onları îman etmeye dâvet etmişti. Tâif halkından hiç kimsenin îman etmemesi ve
işkence yapmaları üzerine Mekke’ye dönmüştü.
Misâfir
geldim
Çok
üzgündü ve her taraf düşman doluydu. Bir gece Mekke’de Ümm-i Hânî’nin Ebû Tâlib
mahallesinde bulunan evine geldi. Ümm-i Hânî, o zaman îman etmemişti. Peygamber
efendimiz kapısını çaldı. İçeriden Ümm-i Hânî’nin sesi duyuldu:
-
Kimdir o?
-
Amcanın oğlu Muhammed’im, kabûl edersen, misâfir geldim.
-
Senin gibi doğru sözlü, emin, asil, şerefli misâfire can fedâ olsun. Yalnız,
tesrif edeceğinizi önceden bildirseydiniz bir şeyler hazırlardım. Şimdi
yedirecek bir şeyim yok.
-
Yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabbime ibâdet etmek, yalvarmak
için bir yer bana yetişir.
Ümm-i
Hânî, Resûlullahı içeri alıp, bir hasır, bir leğen, ibrik verdi. Gelen misâfire
ikrâm etmek, onu düşmandan korumak, Araplar için en şerefli vazife sayılırdı.
Bir evdeki misâfire zarar gelmesi, ev sahibi için büyük yüzkarası
olurdu.
Ümm-i
Hânî düşündü ki; “Amcasının oğlunun Mekke’de düşmanları çok, hatta öldürmek
isteyenler var. Şerefimi korumak için, sabaha kadar onu gözeteyim” dedi.
Babasının kılıcını alıp, evin etrafinda dolaşmaya başladı.
Resûlullah
efendimiz, o gün çok incinmişti. Abdest alıp, yalvarmaya, af dilemeye, kulların
îmana gelmesi, saadete kavuşmaları için duâya başladı. Çok yorgun, aç ve
üzüntülüydü. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.
Sonra
Cebrâil aleyhisselâm gelip, ayağının altından öperek uyandırdı. Bundan sonra
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem uyanıkken ruh ve bedeniyle Mîrâca
çıkarıldı.
Ertesi
sabah Peygamber efendimiz Ümm-i Hânî’ye, gece mîrâca çıktığını anlattı. Ümm-i
Hânî dedi ki:
-
Ey amcamın oğlu! Sakın bunu Kureyşlilere söyleme! Onlar seni yalanlarlar ve seni
üzerler.
Peygamber
efendimiz buyurdu ki:
-
Vallahi ben bunu onlara söyleyeceğim.
Îman
etti
Ümm-i
Hânî, kocası Hübeyre bin Ebî Vehb’in müşrik olması sebebiyle, hicret sırasında
îman etmemiş olarak Mekke’de kalmıştı. Bu durum Mekke’nin fethine kadar devam
etti. Mekke’nin fethedildiği gün, kocası Necrân’a kaçtı.
Ümm-i
Hânî ise Kureyş kadınlarından on kişilik bir grupla Peygamberimizin yanına
gelip, Müslüman oldu. Vefât tarihi kesin olarak bilinmemekte olup, Hz. Ali’den
sonra vefât ettiği rivâyet edilmiştir.
Ebû
Tâlib’in kızı ve Hz. Ali’nin kızkardeşi olan Ümm-i Hânî’nin asıl adı Fakite
idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder